GEZİ KÜLTÜRÜ
Geziniz Kâbusa Dönüşmesin!
Gezmek hoş bir etkinlik. Ama önlem alınmayan sorunlar ve beklenmedik olaylar yüzünden karabasana dönüşebilir. Başınıza neler gelebileceğini anımsatalım.
*Yurtdışına gideceksiniz; aylar öncesinden her şeyi hesapladınız, rezervasyonları yaptırdınız. Sıra vizeye geldi. Konsolosluk size "Biletinizi kestirin, öyle gelin, şu evrakları da getirin" der. Siz de her türlü hazırlığı yaparak, bu evrakları sağlayıp ilgili konsolosluğa gidersiniz.
*Konsolosluktan şöyle bir yanıt gelmesi olası: "Pasaportunuzun bitmesine 4 ay kalmış, oysa biz pasaportlarda 6 aylık geçerlilik süresi arıyoruz. Lütfen bu pasaportunuzu değiştirin. Biletinizi kestirmişsinizdir, geziye de az bir süre kalmıştır. Artık vize almanız son derece zordur.
*Herşey hazır, biletinizi kestirmişsiniz, pasaportunuzun 6 aylık süresi de var. Ama konsolosluk size "Pasaportunuzda vize uygulayacağımız sayfa kalmamış. Biz bu pasaporta vize veremeyiz" diyor. Pasaportunuzda bir yığın boş sayfa vardır, ama hiçbirinin üzerinde "vize uygulanabilir" yazmaz. Vize uygulanacak sayfalarınız gerçekten bitmiştir. Yapacak fazla birşeyiniz yoktur, o pasaportu değiştirmekten başka. Uçak şirketiniz anlayışlı davranırsa biletinizi ileri bir tarihe erteletebilirsiniz.
*Biletinizi aldınız, her türlü işlem tamam. Havaalanına gittiniz, uçuş kartı alacaksınız. Ama görevli size "Ben bu bilete uçuş kartı veremem. Çünkü bilette yazan isim ve soyadı tutmuyor" diyebilir. Buyrun bakalım, bambaşka bir sorun. İkinci üçüncü isimler, kızlık soyadları böyle sorunlar yaratabilir. Havayolu şirketi anlayışlı davranırsa sorun belki çözülebilir, ama uçak çok dolu ise gezinize ara vermek zorunda kalabilirsiniz.
*Uçuş kartınızı aldınız, pasaport kontrolüne yöneldiniz. Devlet hiçbir şeyi unutmaz, herşeyi kayda geçirir. Eski bir davadan, kapanmış sandığınız bir dosyadan dolayı pasaport kontrolünde takılabilirsiniz. Sorun, Havaalanı Emniyet Müdürlüğü'nde çözülebilir ya da hiç çözülmez, gezi tamamen başka bir bahara kalabilir.
*Oradan çıkınca sizi gümrükçüler karşılar. Pasaportunuzda gümrüğe kayıtlı bir eşya var mı, diye bakarlar. Eskisine göre eşyalarda daha esnek davranılıyor ve pek çok eşya kayda geçmiyor. Ama belli de olmaz. Eskiden alınmış bir kürk, yıllar sonra çok değişik sorunlar çıkarabilir.
*Gümrükte de sorun çıkmadı, içeri girdiniz. Gümrüksüz satış mağazalarından birşey almaya kalktınız. İşte bu sırada uçuş kartıydı, pasaporttu derken uçuş kartının içine konmuş olan kuponu düşürebilirsiniz. Bazı havayolu şirketleri tek bir kart verir, bazıları ise bilet kuponunu uçuş kartının içine koyar. Bazı uçuşlarda havayolarının arasındaki rekabetten dolayı bu kupon çok önemlidir. Ve gerçekten de bu kupon olmadan bir yere gitmemiz mümkün değildir. Havayoluna ve uçağın doluluk oranına göre bazen bir büyük bir ödeme karşılığı mesele halledilir. Ama halledilmeyebilir de.
*Kazasız belasız her yeri geçtiniz, uçağa bindiniz. Biraz da geç kalmışsınız. Herkes yerini almış. Bir baktınız yerinizde başka biri oturuyor. Aynı koltuk için bir değil, iki bilet kesilmiş. İki bilet de alınır, incelemeye götürülür. Bundan sonrası artık kiminki daha önce, kiminki daha gerçek ise ona göre bir çözüm gerektirir ama uçamamak da mümkündür. Sizi kokpitte, pilotun yanına oturtmaya çalışabilirler. Ama bu da her zaman olamayabilir.
*Son derece iyi bir uçuş yaptınız. Gideceğiniz yere vardınız. Uçaktan inip o ülkenin pasaport kontrolüne girdiniz. Bekliyorsunuz. Geçerli bir pasaportunuz var, o ülkenin büyükelçiliğinden alınmış vizeniz var. Ama görevli memur, "Bir dakika, gelir misiniz?" deyip size bir kenara çekiyor. İsim benzerliği, aranan birisiyle birbirini çok fazla tutan bazı bilgiler ya da bir başka nedenle sizi ülkeye sokmayabilirler. "İlk uçakla ülkenize geri göndereceğiz" diyebilirler.
*Gideceğiniz ülkeye rahatlıkla girdiniz. Herkes valizini alıyor. Giderek valizlerin sayısı azalıyor; sonunda hiçbir valiz kalmıyor. Doğru bant önündesiniz, ama bavulunuz yok. Kayıp eşya bürosuna gidiyorsunuz, size bir takım resimler gösterip sorular soruyorlar: Bavulunuz neye benziyor, nereye gidiyorsunuz, içinde neler vardı, hangi otelde kalacaksınız gibi. Yeni bir ülkedesiniz, harika bir gezi yapacaktınız ama elinizde küçük bir el çantasıyla kalakaldınız. "Siz otele gidin, biz size haber vereceğiz" diyorlar. Bekliyorsunuz, bavul gelmiyor. Kendinize yeni eşyalar almaya başlıyorsunuz. İç çamaşırından gömleğe kadar.
*Bavulunuz geldi, fakat bakıyorsunuz ki, bir kenarı yırtılmış, tekerleklerden ikisi gitmiş. Ya da bavulunuzun açıldığı belli, içinden birşeyler alınmış olabilir.
*Bavulunuzu aldınız, otelinize gittiniz. Ama otele gittiğinizde size rezervasyonunuzun olmadığını söyleyebilirler. Siz bağırıp çağırmaya başlayınca, bir yerlerden ek bir bilgi çıkabilir. "Evet, rezervasyonunuz var, ama arkadaşlar unutmuşlar. Otel de şu anda dolu. Size başka bir otelde yer bulalım" diyebilirler. Ya da "Evet, rezervasyonunuz var, ancak odanızdaki müşteriler bugün çıkmıyorlar, hasta olmuşlar, doktordan rapor almışlar. Yapacak birşey yok, onları çıkaramıyoruz. Sizi de otele alamıyoruz" diyebilirler.
*Rezervasyonunuz tamam. İki kadın veya iki erkek arkadaş aynı odayı paylaşacaksınız. Fakat odada "French bed" yani iki kişilik küçük bir yatak var. Resepsiyon, "Yapacak birşey yok, odalar dolu" diyebilir.
*Yurtdışında karşılaşacağınız en büyük sorun; pasaportunuzu kaybetmek. Bir bakmışsınız, çantanız çalınmış, tabii pasaportunuz da. Bu arada kredi kartları, uçak bileti, vize kağıtları da çalınanlar arasında. Kaybedilenlerin bazılarını yerine koymak veya çıkabilecek sorunları gidermek mümkün. Kredi kartınızı iptal edebilirsiniz, yeni uçak bileti alabilirsiniz, vize kağıtlarının kaybolması bile çok büyük sorun olmayabilir. Ama pasaport kaybetmek büyük bir sorun. Bulunduğunuz yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu'na başvuracak; kayıp formları dolduracaksınız. Bu arada gezmeyi unutacaksınız.
*Güzel bir geziye başladınız. Herşey iyi giderken birden hastalandınız. Üstelik belki de turla geziyorsunuz. Program gereği her akşam bir başka otelde kalmak zorundasınız. Yani yatıp dinlenmeniz imkânsız. Daha kötüsü; düştünüz, bir tarafınız kırıldı veya çıktı. Üstelik sağlık sigortanız da yok. Hastahanede yatmak zorundasınız. Para almadan sizi hastanede yatırmazlar. Sizinle kim ilgilenecek, yanınızda kim kalacak? Grup yola devam etmek zorunda. Siz ne yapacaksınız, yakınlarınız ne kadar sürede yanınıza gelebilir? Veya kronik bir rahatsızlığınız aniden nüksetti, yanınızda ilaçlarınız da yok. Ve reçetesiz ilaç satın almanız imkânsız.
*Herşey yolunda gitti ve çok güzel gezdiniz. Artık ülkenize döneceksiniz. Yeni sorunlar sizi beklemeye devam edebilir. Uçakta "rezervasyonunuz yok" denebilir. Ya da havaalanına gidersiniz, uçağın 3 saatlik rötarı olduğunu öğrenebilirsiniz. Çaresiz, beklersiniz. Rötar, 6 saate çıkar, derken 8, hatta 10 saat olur. Beklemeye devam edersiniz, yapacak birşeyiniz yoktur.
*Bazen havayolu şirketleri sizi direkt uçuramaz, başka kentlerde konaklarsınız. 10 saatlik, 20 saatlik gecikmelerle ülkenize dönebilirsiniz.
*Yanınıza oturan kişinin çok konuşkan olması, uyurken horlaması veya üzerinize kaynar çayın dökülmesi gibi herkesin başına gelebilecek aksiliklere değinmiyoruz. Bu ve benzeri olaylar her zaman mümkün. Uçaklarda çıkabilecek teknik sorunlardan da söz etmiyoruz. Uçağın kaçırılması, zorunlu iniş yapması, arızalanması ya da hava boşluklarından dolayı 10-15 dakika değil 3-4 saat aşırı sallanarak uçmak da konumuz dışında.
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Ama siz sıraladığımız bu sorunlar nedeniyle, gezmekten vazgeçmeye kalkışmayın. Bütün bu anlattığımız sorunlar ya da bunların on misli, yüz misli en ağırları bile sizi gezmekten alıkoymamalı.
Tam tersine böyle sorunlar olabileceğini düşünüp, önlemleri daha önceden alarak gezinizi daha mükemmel hale getirebilirsiniz. Siz gezmeye devam edin. Gezmek gerçekten bir keyiftir.
|