BİR MASAL ÜLKESİ: LAOS
Gezi yazılarımın 3. ve son bölümünü Laos'a ayırdım. Böyle bir ülkeyi bir köşe yazısında tarif etmek ne kadar mümkün bilmiyorum ama 21. yüzyıl teknolojisinin pek uğramadığı, ürettiği elektriği tüketmekten aciz, kabile tarzı yaşamın halen devam ettiği bu uzak ve egzotik ülke bence Hindiçini gezimizin en hoş durağıydı.
Laos'un topu topu birkaç tane kenti var. Halkın büyük bölümü köylerde yaşıyor. Yüzölçümü Türkiye'nin üçte birine yakın ama nüfusu sadece 6 milyon. Laos, yeryüzünde sosyalizmin halen hüküm sürdüğü son birkaç ülkeden biri. Ancak ilkel yaşam koşulları ve eğitimsizlik nedeniyle burada uygulanan sosyalizm kendine özgü bir tür oluyor. Örneğin sosyalist yönetim, Tayland televizyonlarından etkilenip oranın Kralı'na tapınmaya meyleden Laos halkını "kendi özüne döndürebilmek" için eski bir Laos kralının heykellerini dikmiş.
Dağ kabilelerinde yüzyıllardır süren uyuşturucu kullanma alışkanlığı ile baş edilemediği için uyuşturucuya göz yumuluyor. Güvenlik birimleri. Mekong nehri üzerinde sürat tekneleriyle yapılan uyuşturucu sevkiyatını önleyecek donanıma sahip değil. Öte yandan bu serbestlik Laos'u Batı'nın "sırtçantalı turistleri" için bir cazibe merkezi haline getirmiş. Özellikle Luang Prabang kenti, gizemli atmosferi ve mistik yaşam biçimiyle 21. yüzyılın Katmandusu sayılıyor.
Ülkenin büyük bölümü gibi, eski imparatorluk başkenti olan Luang Prabang da otantizminden hiçbir şey kaybetmemiş, tarihi ve doğal güzelliklerini günümüzde aynen muhafaza ediyor. Her köşede bir Budist pagoda hem ibadethane, hem de toplantı yeri olarak kullanılıyor. Laos, rahiplere dilenciliğin yanı sıra çalışma mecburiyeti getiren tek Budist ülke.
Luang Prabang'da her gün kurulan kadınlar pazarı gece saat 22.00'ye kadar açık ve turist kaynıyor. En çok rağbet gören ürünler, evlerde dokunan ve işlenen duvar halılarıyla şallar, hepsi de çok ucuz.
Ama kent pazarı yerine, Mekong nehri boyunca sağlı sollu sıralanmış köyler ziyaret edilirse aynı ürünleri yarı fiyatına satın almak da mümkün.
Ülkenin tamamı yabancılara açık değil, turizme izin verilen bölgelerde ise hemen hemen her köy bir "hediyelik eşya dükkanı".
Turistlerin gözü önünde yapılan pirinç kağıdı, pirinç şarabı ve damıtılan pirinç rakısı köylerin hemen girişinde satışa sunuluyor.
Laos'ta animist inançlar halen geçerliliğini sürdürüyor; örneğin bizim de katıldığımız "Baci" adı verilen bir dini törende ilginç bir ritüel uygulanıyor, yaşlandıkça vücudu terk eden ruhlar geri çağrılıp, insanlara sağlıklı bir yaşam ve şans getirmeleri sağlanıyordu.
GEZİ NOTLARININ SON SÖZÜ: Türkiye'de siyasi geleneklerin sıkı sıkıya sahip çıktığı bazı konular, beni hala şaşırtsalar da, tabu olmayı sürdürüyorlar. Örneğin Vietnam'ın, bizim 68 kuşağının bir bölümü için büyük bir dokunulmazlığı olduğunu bu gezi notlarını kaleme alınca öğrendim. O nedenle bu faslı, "siyasi geçmişine ve bağımsızlık mücadelesine son derece saygı duyduğum Vietnam'ı anlatırken zülfi yare dokunduysam affola", diyerek bitiriyorum!..
|